Şebnem İşigüzel’in Avrupa edebiyat tarihinde bir yeri olduğu aşikar. Frankfurter Rundschau, 17 Ekim 2008 İşigüzel’in tarzı zaman zaman bir sihir gibi ışıldıyor. Tageszeitung, 15 Ekim 2008 Her sayfası bir okuma şenliği. Bu yazar bir keşif. Deutschlandradio Kultur, 11 Ekim 2008 Bu sonbaharın edebi buluşu. Jutta Louise Oechler, ZDF aspekte, 11 Ekim 2008
Şebnem İşigüzel, Kirpiklerimin Gölgesi’nde, henüz on bir yaşında bir kız çocuğunun yaşadığı akıl almaz olayları anlatıyor. Herkesin bildiği, ama kimsenin görmek istemediği bir trajedinin üzerindeki perdeyi kaldırıyor ve bir dil ustalığıyla, kolay kolay cesaret edilemeyecek bir yüreklilikle hepimizin tanıdığı bu kız çocuğuna ses veriyor.
Bu kitabın takma isimle yazıldığı düşünüldü. Bunun haberi bile hazırlandı. Son anda gazetenin yazıişleri müdürü yazarın adını bilinmeyen numaralara sormayı önerdi. Uydurma olduğu düşünülen isimde, Şebnem İşigüzel diye birisi vardı.
Bir Aile Tarihçesi, Bir Yaşamöyküsü Aşk, evlilik, aile hayatı,cinnet halleri ,kadınlık, annelik, arzular,insanın ta kendisi...Kahramanların kendi kafalarına göre çalıp oynadıkları,coşku dolu, müzikal bir roman bu.
Çöplük, yazılacak ve okunacak kadar tuhaf, birbirinden çok farklı hayatlar süren kahramanları bir araya getiriyor, soluksuz okunan birkaç hayat hikâyesini bize aktarıyor. Bu hayat hikâyelerini taçlandıran geçmiş ise bizi, mutluluk, aile, çocukluk, sevilmek üzerine düşündürüyor.
1876 yılı baharında gayrimeşru bebeğimi doğurmak üzere evin erkeklerinden habersiz Büyükada’ya gönderildim. Yanıma Bedriye Kalfa’yı verdiler.
Bir okuru Şebnem İşigüzel’e “Sarmaşık’ı okumaya başladım ve roman bitene kadar işe gidemedim,” diye başlayan bir mektup yazmıştı. Mektup şöyle devam ediyordu: “Romanı bitirdikten sonra çalıştığım küçük büroda herkese anlatmaya başladım. Okuduklarımın etkisinden kurtulamıyordum. Bu yüzden işimden oldum. Hiç üzülmedim. Zor olacak ama yeni bir iş bulabilirim. Ama romanınızı, Sarmaşık’ı unutamam.”
Resmigeçit bir ülkenin utançlarla ve acılarla dolu yakın tarihini konu eden politik bir roman. Tarih kazanı fokurdamaya devam ederken okunması gerekli bir roman.
“Bilmediğin bir yolda giderken kaybolduğunu düşünürsen, haritalar ve pusulalarla vakit kaybetmeden geldiğin yoldan geriye dön. Bildiğin bir yere, bildiğin yollardan gidiyor olmak seni huzurlu kılacaktır. Yaşamında yolunu kaybettiğinde de aynı şeyi yap ve olabildiğince geriye dön; sözgelimi çocukluğuna, aramıza…”
Eski Dostum Kertenkele, hayatta kalma çabasının, ikiye bölünmüş bir ruhun romanı. On altı yaşında yoksul ve kederli iki gencin serüveni. Bu iki genç tek çarelerinin bir soygun yapmak olduğunu düşünürler. Soygunu yaparlar. Ama ödedikleri bedel çok ağır olur.
Şebnem İşigüzel 1998 yılında kızını dünyaya getirdi ve uzuncu bir süre alışveriş listesi dışında pek bir şey yazamadı. Bir bebeğe bakmaya çalıştığı ve fermuarı patlak pantolonlarla dolaştığı günlerde, gündelik hayatını anlatan denemeler yazmaya başladı.
Bu defa küçük şeyleri anlatmanın derdinde Şebnem İşigüzel. Küçük gibi görünse de hepimizin boyunu aşan, hayatı burnumuzdan getiren şeyleri. Bize kaderimizin efendisi olmadığımızı ve olamayacağımızı hatırlatan küçük şeyleri...