Şifo Mehmet'in yaptığı işin ne kadar hayırlı ve yararlı olduğunu bir de benden duymanız ne kadar anlamlı olur bilemiyorum. Aynı şekilde Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın ne kadar değerli ve önemli olduğunu da... Bu güzel olayın günlerce konuşulması, yazılması ve medya tarafından desteklenmesi de pek iyi oldu, içimizi ferahlattı. Ben bundan sonra birçok sivil toplum örgütü için aynı yardımı bekliyorum. Şifo Mehmet'in açtığı kapıdan birçok futbolcunun ve sanatçının girecek olması kaçınılmaz. Mutlaka Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın değerli yöneticileri ihtiyaçları kadar yardımı alıp geri kalanını diğer vakıflara, derneklere yönlendireceklerdir. Çünkü bu alandaki yardımların homojen şekilde dağıtılması gerekir. Ama şu da var; bu değerli vakıf keşke daha daha büyük yardımlar alıp bir mucize gerçekleştirse, Türkiye'deki eğitimin tozunu alıp parlatsa. Bu pekâlâ olabilir.
Bütün vakıf ve derneklerin Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın yaptığı büyük organizasyondan önce bünyesindeki denetleme kurulunu ve şeffaflık ilkesini örnek alması gerekir. Bazen iyi niyetle yapılan şeyler -sözgelimi bir vakıf yöneticisinin yıllar yılı gelen yardımları biriktirip öncelik gerektiren yatırımları askıya alıp alakasız bir yatırımla ortaya çıkması gibi- kötü niyet olarak görülebilir. Canı gönülden kurduğu vakıf için çalışan yöneticiler için bundan daha kötü bir şey olmamamalı.
Bu konuda benim asıl söylemek istediğim medyatik vakıf ve derneklerden başkalarının da Şifo Mehmet gibi adamlara ihtiyacı olduğu. Birkaç ay önce NTV'de göğüs kanseriyle mücadele programı başlatan bir bilimadamı bundan yakınıyordu: "Lösemili Çocuklar Vakfı için ücretsiz sahneye çıkan bir hanım sanatçı aynı yardımı bize yapmadı bizden para istedi" diyordu.
Kuşkusuz bütün yardımların birbiriyle ilgisiz vakıflar arasında eşit biçimde dağıtılması çok zor. Belki burada yardım almakta zorluk çekmeyen vakıfların yardımda bulunmak isteyenleri yönlendirmesi gerek. Elbette bir de medyanın başka adresleri göstermesi, medyatik isimlerin de kapılarını çalan diğer dernek ve vakıflara karşı iki yüzlü davranmaması gerek.
Yıllar yılı bir hayır işi yapmak isteyenlere gösterilen tek adres Lösemili Çocuklar Vakfı idi. Ne kadar üzücüdür ki o kadar medyatik bir vakıf olmasına rağmen belki hastalığın ağır ve pahalı olması dolayısıyla lösemili çocuklar hâlâ büyük bir hastanenin iki katında tedavi görebiliyorlar. Ya da löseminin Türkiye'de diğer çocuk hastalıkları arasındaki oranı nedir bilemiyoruz. Belki bu oran büyük bir hastane ihtiyacını gerektirmeyecek kadar düşüktür. Büyük emeklerle kurulan Lösemili Çocuklar Vakfı'nın yardım alması güzel ama on şarkıcı bu vakıf için kaset yaparken bir tanesi de diğer çocuk hastalıklarıyla ilgili bir dernek için bir şey yapsa daha iyi değil mi? Yardım konusunda tek bir adresin gösterilmesi hep aynı kurumun işaret edilmesi, diğerlerine de sanat ve medya dünyasında iyi ilişkiler tavsiye etmek ne derece doğru?
Sözgelimi siz bir okuyucu olarak çocuk hastalıklarıyla ilgili bir kuruma yardımda bulunmak istiyorsunuz. Medya vasıtasıyla kafanızda bir tek Lösemili Çocuklar Vakfı kalmış olabilir. Bu vakfa yapacağınız yardım mutlaka boşa gitmez. Ancak bu tür yardımları eşit şekilde dağıtan bir kuruluş olsa ve size daha acil paraya ihtiyacı olan diğer dernek ve vakıfları sıralasa yararlı olmaz mı?
Biliyor musunuz, Türkiye'de çocuklar için ayrı bir yoğun bakım ünitesi yok. Birinci sınıf özel hastanelerde sağlık hizmeti alacak paranız olsa bile çocuğunuzun başına bir şey geldiğinde gideceğiniz yer Çapa Tıp Fakültesi Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi olacaktır. Üstelik şu an Çapa Acil Çocuk'da süren inşaat dolayısıyla İstanbul'da toplam altı yataklık bir kapasite var. Yoğun bakıma ihtiyacı olan bir çocuğun yaşama şansını bu yatak sayısına bakarak belirleyin. Kısacası Çapa Acil Çocuğun da Şifo Mehmet'e, bütün kasetlerini Lösemili Çocuklar Vakfı için yapan sanatçıların hiç olmazsa bir tanesine ihtiyacı var.
Türkiye'nin Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı gibi güçlü sivil toplum örgütlerine ve yardımın ne demek olduğunu gösteren Şifo Mehmet'lere ihtiyacı var.