Koskoca Hakkı Devrim'i bile faka bastırdığım Cottarelli röportajından sonra (Hatırlayınız 1 Nisan şakası) dedikodu, söylence mahiyetindeki şu tür sorulara muhatap oldum: Cottarelli ile gerçekten görüşmüş müydüm? Yoksa bu röportajın ortalığı karıştıracağından korkulup iyice kısaltılıp 1 Nisan şakası kisvesi altında mı sunulmuştu? Peki ortada o kadar kurt gazeteci dururken Cottarelli neden Tamar'ın annesine konuşmuştu? Çünkü Hanene Ay Doğacak'ın İtalya ve Londra'daki yayıncısı Cottarelli'nin karısıydı. Hayır, Şebnem İşigüzel'in kocası Carlo'nun kadim dostuydu. Röportajı sonuna kadar okumayan Hüsamettin Özkan telaşla Bülent Ecevit'i aramış ortalık kısa bir süreliğine karışmıştı, bundan haberim var mıydı? Bunlar arasında öyle bir söylence vardı ki benim Cottarelli röportajındaki hayal gücüm bile yanında sönük kalıyordu: "Kemal Derviş sizin amcanız ve bu röportajı size o ayarladı." Bu tespiti yapan muhabir arkadaş: "Siz Arnavut kökenlisiniz Derviş de öyle. Kızınız bir Gürcü adı taşıyor Derviş de yarı Gürcü..." diye başlayan ve gerçekten zekice tespit edilmiş delillerini sıraladı.
Evet Kemal Derviş rahatlıkla amcam olabilir. Ama Enis Öksüz olamaz. Hüsamettin Özkan hiç olamaz. Mesut Yılmaz gibi bir amcam olsun istemem. MHP'li Mehmet Gül de olmaz. ANAP'lı Picasso Bayram'ın da amcam olması çok zor. Ama hepimizin Kemal Derviş gibi bir amcası, Kemal Derviş gibi bir bürokratı, Kemal Derviş gibi bir parlamenteri, bakanı, başbakanı, öğretmeni, bakkalı, hastabakıcısı, esnafı, bankacısı olabilir. Kemal Derviş peygamber bile olabilir. Siyasilerin kanımızı emdiği, devletin malı deniz diye diye dolaşan bürokratların varolduğu, Televole ahlâkıyla iş gördüğümüz, dönecek köşe aradığımız, kirlendiğimiz, çöktüğümüz, bittiğimiz bir düzende Kemal Derviş yeni modelimiz olabilir.
Elbette sunduğu ekonomik program güzel. Uygulanırsa şahane. Ben daha parlak daha ışıklı hayaller kuruyorum. Hayalimde bütün Derviş Yasaları, Meclis'ten geçiyor. Artık derebeyleri, Meclis'i, Tarkan'ın kıçıyla uğraşan milletvekilleriyle, kaçakçılarla, ihale takipçileriyle, kendim için ne yapabilirim diye düşünenlerle, bir yumrukta vekil arkadaşını devirenlerle dolduramayacaklar. Artık Meclis'in ceylan derisi turuncu koltuklarına Derviş gibiler oturacak. Toplum da bu değişimden nasibini alacak; başındakilere güvenecek, ahlâklı olmak nedir, iş etiği nedir hatırlayacak. Örtülü ödenek parasını dolandırıcılara yediren ve hâlâ siyaset yapabilen, partisine mensup bakanının yolsuzluklarını görmezden gelen, kardeşiyle ilgili sağır sultanın bile duyduğu çıkar hikâyelerine kulak tıkayan siyasiler dönemi artık bitiyor. Artık hiçbirisinin kirlenip kirlenip tekrar temizlenmesi mümkün olmayacak.
Yeni yüzyılın, yeni dünyanın da peygamberleri olur. Sonunda sadece ekonomide değil siyasi, sosyal, ahlâki her anlamda batmışken peygamberimiz geldi. Söyler misiniz bugüne kadar hangi siyasetçi bir hastabakıcının devletten aldığı maaşın azlığına bu kadar üzüldü? Hangi siyasetçi okul çıkışı kuaför salonunda kaş alıp ağda yapan öğretmenini kafaya taktı? Bu kokmuşluğu, bitmişliği partisini, kendisini kurtarma telaşındaki hangi siyasi görebildi?
Artık devleti için, memleketi, vatandaşı için çalışacak görevinin farkında zarif beyefendiler aranıyor. Elimizde bir tane var. Şemsiyesini kendisinin taşıması en basit şey, siz Derviş'in insanlarla diyaloguna dikkat ettiniz mi? Esnaf ve Sanatkârlar Derneği Başkanı'na "Sayın adaşım" diye hitap edip söze başladı. Aynı gün Mesut Yılmaz ölüm orucundakilerin ailelerine, makamımda bekliyorum diye söz verip arka kapıdan kaçarken, o insanları orada bekletirken kameralara yakalandı. Derviş Amerika'dan dün geldi ama programı açıkladığı basın toplantısında en iyi muhabirleri tanıyıp adıyla hitap etti, jestler yaptı. Kapı önünde bekleşen gazeteci arkadaşlarımızı bilgilendirme, uyarma üslubu Ecevit'inki kadar zarif. Ayrıca Derviş adıyla müsemma; daha sabırlı. Rüştü Saraçoğlu'nun Amerika anılarında Derviş'in "Ben başbakan olursam..." diye başlayan anektodu kulağıma çalınınca kendisinin "Sabreden Derviş muradına ermiş" olduğunu da düşündüm. YDH partisinin kurucularından olduğu da düşünülürse ve kendisine en başta önerilen Merkez Bankası Başkanlığı'nı kabul etmeyip çıtayı devlet bakanlığına yükseltmesi hesaba katılırsa Kemal Derviş liderlik maratonuna kendisini çoktan hazırlamış. Şeytanlar, krallar, soyguncular, yolsuzlar, çapulcular, yüzsüzler ekonomik programın önünü kesmezse Türkiye'nin yeni lideri Derviş olabilir.
Evet hepimiz böyle bir amcamız olsun isteriz. Nasıl geçineceğini bilemeyen halk artık yeğenine banka boşalttıran amcalar istemiyor. Çankaya'da bizden birisi oturuyor. Siyasete de kardeşi ya da Suna ablasının çiftliği için çalışacak olan değil, bizim için çalışacak olan birisi geldi. Amca modelimiz değişti. Siyasetçi modelimiz değişti. Artık yakın zamanda bizim için çalışacak, kanımızı emmeyecek siyasetçilerin varolabileceğine ilişkin umudumuz var. Bu yüzden artık oğlunun futbolcu, kızının şarkıcı olmasını isteyen ana babalar olmayacak. Birileri ölüm oruçlarını görmezden gelemeyecek. Kimsenin evladı devletin elinde kaybolmayacak. Sonunda bizi daha iyi şartlarda yaşayacağımız Türkiye'ye götürecek beklediğimiz peygamber geldi.